Abstract:
Araştırmanın amacı, prenatal kayıp yaşayan kadınların kayba ilişkin duygu, düşünce ve deneyimleri ile umuda yükledikleri anlamı derinlemesine görüşmeler ve çizim yöntemiyle incelemektir. Yöntem: Bu araştırmanın tasarımında tanımlayıcı fenomenolojik tasarım benimsenmiştir. Araştırmanın örneklemini, planlı ve istenen gebelik sonrası ilk kez prenatal kayıp yaşamış, 17 kadın oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri, Temmuz 2017-Ocak 2019 tarihleri arasında, bireysel derinlemesine görüşmelerle, kişisel bilgi ile yarı yapılandırılmış görüşme formu, gözlem notları çizim rehberi kullanılarak toplanmıştır. Veriler Braun ve Clarke'ın tematik analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Bu araştırmanın raporlanmasında, Kalitatif Araştırma Raporlama Konsolide Kriterleri rehber olarak kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan görüşmelerin analizinden altı tema ve 19 alt tema ve kadınların prenatal kayıpta umuda yükledikleri anlama yönelik toplam 17 çizim elde edilmiştir. Güzel bir başlangıç: Gebelik ana temasının "gebelik eşittir annelik", "mucizeyi yaşamak" ve "sorumluluk duymak" alt temaları bulunmaktadır. Travmatik gebelik ve doğum deneyimi temasına yönelik olarak; "korkulu bekleyiş", "bitsin artık" ve "ölü doğum yapma" alt temaları bulunmuştur. Kaçınılmaz sonu karşılama temasının, "içimdeki fırtınalar", "hayal kırıklığı", "yalnız kalma isteği", ve "acıyı yaşayamama" ve "tekrar yaşama korkusu" olmak üzere beş alt teması bulunmaktadır. Süreçte diğerleri temasına yönelik olarak; "eşin tanıklığı", "çocukların üzüntüsü", "ailede kayıp" alt temaları bulunmuştur. Mecburi veda temasına yönelik olarak; uncomplate alt temaları bulunmuştur. Son tema olan "umudun resmi"nde"umudu yaşama", "umut ve umutsuzluğu birlikte yaşama" ve "umut yolunda" alt temaları belirlenmiştir. Sonuç: Bu araştırmayla ülkemizde ilk defa prenatal kayıp yaşayan kadınlarla umudun anlamına ilişkin deneyimler incelemiştir. Prenatal kayıp, geleceğin yitimi, bebekle ilgili ümitlerin, hayallerin kaybı, aynı zamanda anne olma umudunun kaybı olarak yaşanmıştır. Kadınların umudu ve umutsuzluğu farklı düzeylerde yaşadığı görülmüştür.