Abstract:
1950'lerden itibaren mekan, hareket, devinim, zaman gibi kavramlar, sanatta yeni odak noktaları haline gelmiş, bir araştırma alanı olarak önem kazanmıştır. Bununla birlikte teknolojinin gelişmesiyle çeşitlenen yeni malzeme seçenekleri sanatçılar için yeni bir deneyleme ve yaratım alanı oluşturmuştur. Bu malzemelerden olan ses ve ışık, çeşitli sanat disiplinlerinde farklı biçimlerle ele alınmıştır. Bu çalışmada "ses ve ışığın plastik bir olgu olarak ele alınması" ifadesi, temel malzemesi seramik olan sanat yapıtlarında,ses ve ışığın mekansal, zamansal,sembolik anlamda ve kavram boyutunda incelenmesi ve araştırılmasını tanımlamaktadır. Ses aydınlanma çağı olarak bilinen Rönesansla birlikte müzikal anlamda resim sanatıyla ilişki içerisinde olmuş, devam eden süreçte diğer disiplinlerle etkileşimine devam etmiştir. 1950'lilerde ise sanat ve sanatçının yenilik arayışı içinde yer bularak tek başına bir kavram olarak kullanılmaya başlamıştır. Işık ise sanatın oluşum ve gelişim süreci içerisinde plastik bir değer olarak her zaman var olmuştur. Sanat tarihi içerisinde ilk olarak resim sanatında görülen ışık, heykel sanatında ve mimaride üç boyutun algılanmasında önemli bir unsurdur. Işık, geçmişten günümüze seramikte de hem yüzeyde, hem rölyefte hem de üç boyutlu biçimlerde plastik bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. i 20. yüzyılda teknolojik gelişmelerin ardından ses ve ışık artık sadece plastik bir değer olarak değil bir malzeme olarak da sanatsal çalışmaların birer parçası konumundadır. Seramiğin sanatsal kimliğini kazanması 20. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştiğinden, ses ve ışık birer malzeme olarak seramikle diğer plastik sanat alanlarına göre daha geç tanışmıştır. Bu tanışmanın ardından geçen süre içerisinde, özellikle son yıllarda ses ve ışığın sanatçılar tarafından çeşitli seramik bünyelerle birlikte kullanımı yaygınlaşmıştır. Malzeme olarak ses, ışık ve seramiğin birlikte kullanılmasıyla meydana gelen plastik dil, bu çalışmanın konusudur. Seramik malzeme, ses ve ışığın ayrı ayrı ve bir arada kullanıldığı sanatsal projeler ile bu iki medyanın kendine has niteliklerinin getirdiği doğal sonuçların ötesinde bileşik bir medya oluşturarak yeni söylem ve içerik yaratmaktadır. Bu çalışmada, sözü edilen bu yeni plastik dil, çeşitli sanatçı örnekleriyle ele alınmaktadır. Verilen örneklerden yola çıkılarak çeşitli kaynaklardan inceleme araştırma yöntemi aracılığıyla elde edilen veriler değerlendirilmiştir.