Abstract:
Türkiye son zamanlarda gözle görülür oranda ekonomik bir büyüme sağladı. Bu bağlamda kolayca görülebilir ki ekonomik krizdeki AB Üye Ülkelerinin Türk insanının ticari, eğitimsel, kültürel ve turistik ziyaretlerinden fayda sağlayacağı söylenebilinir. Halbuki, Türkiye günümüzde vatandaşlarının söz konusu Ülkelere girmeden önce vize almak zorunda olduğu tek AB aday ülkesidir. Türk vatandaşları aleyhine olan Şengen vize rejimi ve işçilerin hareket serbestisi, yerleşme serbestisi ve hizmet sunma ve alma serbestisi ile ilgili kısıtlamalar Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin güçlenmesine önemli bir engel oluşturmaktadır. Türkiye ile yapılan anlaşma örneğindeki gibi, üçüncü dünya ülkeleri ile yapılan Ortaklık anlaşmaları ve onların ekleri AB mevzuatının başlıca yasal kaynaklarıdır ve direk etkilidirler; ilaveten, bu kaynaklardaki standstill (mevcut durumu koruma) ilkeleri iki akit tarafın vatandaşlarına verilmiş ve onların önceden kazanılmış haklarını korumaktadır. Türkiye, AB Üye Ülkelerine (1970'te imzalanan ve Ankara Anlaşması'nı detaylandırıp nasıl uygulanacağını belirleyen) Katma Protokol' ü içeren (1963'te imzalanan) Ankara Anlaşması ile bağlanmıştır. Söz konusu Anlaşma ve Protokol Ortaklık Konseyi Kararları ile genişletilmiştir ve iki tarafın arasında Ortaklık Hukuku' nu oluşturmaktadır. Söz konusu Ortaklık Hukuku sadece Avrupa Adalet Divanı tarafından yorumlanmaktadır. Son zamanlardaki kararlarıyla, söz konusu Divan, AB Hukuku'nun bir koruyucusu olarak, AB Hukuku'nu kendi ulusal yasalarına adapte etmeyen, tam yansıtmayan ya da zamanında yansıtmayan AB Üye Ülkelerini ödeme yapmaya mahkum eden çok önemli bir fonksiyon icra etmiştir. Bu bağlamda, vize ve başka konularda AB Üye Ülkeleri tarafından Türkler için uygulanan birçok kısıtlama vardır. Bu yüzden, iki taraf arasındaki ilişkiler ile ilgili bazı detayları, söz konusu AB-Türkiye Ortaklık Hukuku ışığında Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın yaptığı yorumları ve Pozitif Gündem, Geri Kabul Anlaşması ve özellikle Vize Serbestisi Diyaloğu gibi bazı yeni adımları hatırlamak ve akılda tutmak faydalı olacaktır. Ayrıca, tüm Türk yetkililerin ve milletinin Ortaklık Hukuku'nda belirtilen kazanılmış haklarının farkında olması gerekmektedir.