dc.contributor.author |
Alkan, Ayşe Ece |
|
dc.date.accessioned |
2020-11-27T09:00:28Z |
|
dc.date.available |
2020-11-27T09:00:28Z |
|
dc.date.issued |
2014 |
|
dc.identifier.uri |
http://acikerisim.akdeniz.edu.tr:8080/xmlui/handle/123456789/2304 |
|
dc.description.abstract |
Askeri ve siyasi güvenlik kavramı ile tanımlanan güvenlik kavramı özellikle Soğuk savaş sonrasında gelişmeye başlamıştır. Ekonomik güvenlik, eksikliği duyulan bir alan olması sebebiyle gündeme gelen güvenlik kavramlarından birisidir. Günümüz emperyal sistemi küreselleşmeden güç almaktadır. Dar anlamda üretim, ticaret ve finans alanındaki sınırların ortadan kalkması olarak tanımlayabileceğimiz küreselleşme kavramı güvenlik kavramının ekonomik açıdan ele alınmasını gerektirmiştir. Küresel, bölgesel, ulusal, toplumsal ve bireysel açıdan var olmak çabalarının ekonomik güç sahibi olmaya yönelik olması insani değerlerin ve küresel sistemin sorgulanmasına sebep olmaktadır. Küreselleşme ile insani değerler yerini maddi değerlere bırakmıştır. Ekonomik açıdan olması gereken istikrarlı, rekabet edilebilir, adil bir ticaret sistemi yaratmaktır. Günümüz ekonomik sistemi istikrarsızlık ve eşitsizlikler üzerine kuruludur. Küreselleşme ile ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arasındaki farkların hızla büyümekte ve artan karşılıklı bağımlılık nedeniyle hassasiyetler artmakta, yerel ekonomik sorunlar kısa sürede küresel ekonomik krizlere dönüşebilmektedir. Krizlerin aynı zamanda sermaye sahibi çok uluslu şirketler (ÇUŞ) için büyük fırsatlar yarattığı da bilinmektedir. İstikrarsızlıklar ve eşitsizlikler sadece gelişmiş, gelişmekte olan veya gelişmemiş olan devletler arasındaki gelir farkını arttırmakla kalmamakta, ülkelerin kendi halkları arasındaki gelir dağılımındaki adaletsizliği de arttırmaktadır. Uluslararası örgütler ve aktör olarak önemini kaybetmemiş olan ulusal devletler, birçok devletten zengin olan ÇUŞ'nin etkisiyle kararlar almaktadır. Bu noktada ulusal devletlerin güvenlik duvarlarını nereden ve ne kalınlıkta çektiği önem kazanmaktadır. Sağlıklı küresel ekonomik sistem ulusal hükümetler ve piyasaların küresel doğası arasında kırılgan bir uzlaşma gerektirmektedir. Liberal düzenin gereği olarak serbestleşen ticaretin getirdiği ülkeler arası bağımlılıklar beraberinde sorunlar getirdiği gibi çözümleri de üretebilecek yapıya sahip olmasına karşın şu an için efektif çözümler üretilememektedir. Küreselleşme ile etiğin de küreselleşmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Süreç içerisinde mağdur olan bireyin farkındalığı ve sisteme olan tepkisi zamanla artmakta; toplumsal hareketler önem kazanmaktadır. Ekonomik çıkarlar arasında yaşanan çatışmalar ötekileştiren algılamalar üzerinden bireyselleşmeye zorlayarak bireyi toplumdan koparmaktadır. Bireyler teknolojinin gelişmesiyle sosyal paylaşım kanalları yoluyla birlik olma yeteneğine sahip olabilmektedir. Birlik olma yeteneği sosyal hareketlerin başarısını arttırmakta ve sosyal zekanın gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Sermayenin hakim olduğu günümüz küresel sistemindeki dengelerin sağlanabilmesinde bireyi temsil edecek en güçlü yapı devlettir. İnsani değerleri benimseyen bireylerin sosyal hareketler ile örgütlenerek devlet üzerindeki yönlendirici etkisini sağlaması gerekmektedir |
en_US |
dc.publisher |
Akdeniz Üniversitesi |
en_US |
dc.rights |
info:eu-repo/semantics/openAccess |
en_US |
dc.subject |
Küreselleşme, güvenlik, ekonomik güvenlik, küresel ekonomik güvenlik, ulusal ekonomik güvenlik, bireysel ekonomik güvenlik, sosyal güvenlik, ekonomik aktörler, güvenlik algılamaları, tehdit algılamaları, algılamaların yönlendirilmesi, sivil toplum hareketleri, sosyal hareketler, küresel sosyal hareketler, sosyal medya, sosyal değerler, insani değerler, ethik değerlerin küreselleşmesi. |
en_US |
dc.title |
Küreselleşme ve ekonomik güvenlik |
en_US |
dc.type |
info:eu-repo/semantics/masterThesis |
en_US |
dc.contributor.department |
Uluslararası ilişkiler |
en_US |
dc.contributor.consultantID |
Işıl Kazan |
en_US |
dc.contributor.institute |
Sosyal Bilimler Enstitüsü |
en_US |