Abstract:
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından ortaya çıkan iki kutuplu dünyada ideolojilerinçekişmesinin yol açtığı Soğuk Savaş'ın ardından güvenlik algılamaları, tehdit kavramındakidönüşüme paralel olarak değişmiştir. Tehdit kavramındaki değişim, güvenlik politikalarına dayansımış kolektif güvenlik anlayışı yerini bölgesel güvenlik anlayışına bırakmıştır.Bölgesel güvenlik anlayışına geçiş; ön yargıların bir kenara bırakılmasını da zorunlukılmıştır. Çağımızda yıllardır birbirleriyle mücadele eden toplumların bölgesel çaptakiişbirliği girişimlerine şahit olmaktayız.Türkiye ve Rusya da etki alanlarının çakışmasından ötürü birbirleriyle bu bölgelerinegemenliği için uzun süreler mücadele etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu ve Çarlık Rusyasıdöneminde her iki taraf, Balkanlar ve Kafkasya'nın egemenliği uğruna birbirlerine karşımücadele içinde olmuşlardır. Rusya Federasyonu'nun kurulmasından sonra Ankara veMoskova kısmen Balkanlar'da, ancak daha çok Orta Asya ve Kafkaslar'da nüfuz mücadelesiiçinde olmuşlardır. Rusya ve Türkiye'nin etki ve güvenlik alanlarının aynı olmasındankaynaklanan siyasi soğuklukları, bölgenin kaderini çoğu kez olumsuz yönde etkilemiştir.Buradan hareketle çalışma; her iki ülkenin etki alanları olan Balkanlar, Kafkaslar,Orta Asya ve Orta Doğu'da bölgesel çapta bir işbirliğine gidip gidemeyeceğini ele almaktadır."Bölgesel Güvenlik; Türkiye ve Rusya İşbirliği" konulu araştırmada genel olarakTürkiye ve Rusya'nın Orta Asya-Kafkasya, Orta Doğu ve Balkanlar ekseninde bölgesel veküresel aktörlerle ilişkileri ele alınmıştır. Araştırmada Balkanlar, Orta Asya ve Orta Doğu ileKafkaslar'da gelişen olaylar irdelenirken Türkiye ve Rusya arasında bölgesel çapta işbirliğiolasılığı sorgulanmıştır.Araştırma; Türkiye ve Rusya'nın bölgelerine yönelik olarak siyasi ve ekonomikişbirliği yapabileceği sonucuna varmıştır. Buna ek olarak Türkiye'nin Rusya ile kuracağıişbirliğinin, Avrupa Birliği'nin en önemli enerji tedarikçisi olan ve örgütle ilişkilerini yüksekdüzeyde tutma çabasındaki Rusya ile örgüte üye olmayı hedefleyen Ankara açısından olumluolabileceği sonucuna varılmıştır. Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkasya coğrafyasına etki edenbu iki bölgesel aktörün çıkar çatışmalarının sona erdirilmesi, anılan coğrafyaların istikrarakavuşması yolunda atılmış önemli bir adım olacağı sonucu çıkmaktadır.